İki gündür, bir yazar, 1991 sonrasında siyasete girip o yıl yapılan seçimde milletvekili seçilmeyi başarmış Abdullah Gül’ün, muhalefette bulunduğu dönemde, Refah Partisi (RP) adına Meclis’te yaptığı konuşmaları yayımlıyor.
Okuyup o günleri düşündükçe beni bir gülmedir alıyor.
Daha sonraları başbakanlık, dışişleri bakanlığı ve cumhurbaşkanlığı
dönemleri yaşadı Abdullah Gül; partisinin başarısında büyük
katkıları oldu.
AK Parti iktidar olduğunda, başbakanlığı üstlenen Gül, adı o sırada henüz konulmamış ‘komşularla sıfır sorun’ formülünü benimsemiş, Avrupa Birliği (AB) ile tam üyelik hedefli ilişkilerin taşlarını döşemiş, ABD ile eşitlik ilkesine dayalı ‘stratejik işbirliği’ arayışını başlatmış siyaset adamıdır.
Yazarın alıntıladığı eski konuşmaları ise sert AB karşıtlığı havasını yansıtıyor.
Gülmemin sebebi, o sert konuşmaların yapıldığı dönemde (1991-1996) RP’nin muhalefetini bana hatırlatması…
RP siyasetin tozunu attırıyordu
12 Eylül (1980) askeri darbesi sonrasında siyaset yasağı kalkınca
(1983) RP saflarında toplanan eskinin Milli Selamet Partisi
kadroları, katıldıkları biri genel diğeri yerel seçimde fazla
başarılı olamamıştı.
Yüzde 10 barajı Meclis’te temsil edilmesini imkansız kılıyordu RP’nin…
İmkansızı mümkün kılan formülü partinin lideri Necmettin Erbakan buldu: Kadroyu gençleştirecek, o güne kadar siyasetten uzak duran iyi yetişmiş isimleri aday gösterecek ve baraja takılan iki partiyle (MHP ve IDP ile) ittifak yaparak seçime girecekti.
Sonucu biliyoruz: Abdullah Gül’ün katıldığı ve aday olduğu Kayseri’den bütün milletvekillerini RP’ye kazandırdığı 1991 seçiminde, RP listesinden 62 kişi Meclis’e girdi. MHP’lilerin ayrılmasından sonra RP’ye 40 kişilik bir milletvekili grubu kaldı.