Kuruluşu üzerinden uzun yıllar geçmiş bir yönetim biçimini, 100. yılını idrak etmemize sadece beş yıl kalmışken, hala kutluyor olmamız aslında ilk bakışta tuhaf karşılanabilir. Ancak ‘cumhuriyet’ olarak adı konmuş yeni yönetim biçimine ulaşmak, Türkiye’nin tarihi gerçekleri göz önünde tutulduğunda, hiç de kolay olmamıştır.
Kutlayarak değerini bildiğimizi göstermiş oluyoruz.
Padişahın yetkilerini kısıtlayıp halkı da yönetime katma noktasına (meşruti yönetime) ulaşmanın neredeyse beş asır sürdüğünü aklımızda tuttuğumuzda özellikle…
Cumhuriyet ile demokrasiye doğru da ilk adım atılmış oldu. Cumhuriyet’in ilanı ile çok partili demokratik sisteme geçişimiz arasındaki zaman aralığı 25 yıldan kısadır.
Türkiye bunu Avrupa’da hanedanların varlığının sürdüğü, başta Almanya ve İtalya olmak üzere belli başlı bazı ülkelerde demokrasi-dışı yönetimlerin iş başına gelebildiği bir dönemde başarmıştır.
Kıymetini bilelim.