Bugün 29 Ekim, Cumhuriyet Bayramı. Cumhuriyet’in 97. yıldönümünü kutluyoruz bugün. Üç yıl sonra da 100 yaşına girecek Cumhuriyet.
Hükümetin kendisini tanıttığı kimliğe bakarak ve korona salgını yüzünden sınırlanan kutlama programlarından hareketle, toplumun önemli bir bölümünün ‘cumhuriyet’ kavramı ve Türkiye’nin bir Cumhuriyet olmasıyla sorunu olduğunu düşünenler var.
Böyle düşünenlere malzeme teşkil edecek tarzda görüşler açıklayan aklı evveller de yok değil.
Elinde kara boya, ‘Cumhuriyet düşmanı’ yaftasını sağa-sola sıvayanlar da çıkabiliyor.
Tarihimizin içinden süzülerek gelen bir kavram
Cumhuriyet ile sorunu olduğu düşünülen kesimi ve neleri kabul edip neleri reddettiklerini bilecek biriyim. O kesimin içindeyim. Hassasiyetleri genel hatlarıyla benim de hassasiyetim.
“Halkın kendisini seçilmiş temsilcileri eliyle yönetmesi” diye özetlenebilecek cumhuriyet kavramı ile hiçbir zaman hiçbir sorunum olmadı. Bizi yönetenlerin yönetme yetkisini belli bir ailenin ferdi oluşundan aldığı bir ülkede yaşıyor olsaydım, kalemimi ve sesimi bu duruma itiraz için kullanacağımı biliyorum.
En tepe yöneticinin aile bağı sebebiyle mevkisini elde ettiği Osmanlı döneminde yaşamış, benim kendileriyle ruh ve fikir akrabalığı kurabildiğim insanların çok büyük bölümünün de, o günlerin zor şartlarında bile cumhuriyet özlemi duyduklarına inanıyorum.