Bugün yaşanan kanlı olayların günahı bölgeye dönük politikaları yüzünden Batılı ülkelerin sırtında; ancak günahkârlar onlarla sınırlı değil: Kendimizi sorgulamaz ve hatalarımızı itiraf etmezsek tablonun bütününü gözden kaçırmış oluruz.
Evet, teröre bulaşanlarla aynı dini aidiyeti taşıyan bölge insanları olarak bizler de suçluyuz.
Dinimizi terörle eşdeğerli hale getirenlerin işi devletleşme iddiasına kadar vardırmalarının önüne geçemediğimiz için...
Lafı hiç eğip bükmeyelim: İçinde bulunduğumuz bölge insan hayatının ucuz olduğu bir coğrafya. İhtilaflar cinayetle çözülüyor bu bölgede. İntikamlar rakipler öldürülerek alınıyor. İdeolojik mesajlar bile insan canı alınarak veriliyor. Sadece başkalarının canı değil ucuz olan; yeter ki ses getirsin, mesajı olan, bunu, başkalarıyla birlikte kendini de öldürerek duyurma çabasında.
Sevgisini veya vaktiyle duyduğu aşkı, karısını, sevgilisini, kız kardeşini öldürerek ifade edenler de yine bizim aramızdan çıkıyor.
Ölüm, öldürme ve ölme sıradan bir iş bu coğrafyada...
Halbuki, dinimize göre, en değerli olan insan hayatıdır. İslam toplumunu oluşturan bireyler birbirinin can güvenliğinden de sorumludur. Toplumun organize olmuş biçimi sayılan devlet de, her şeyden önce, uyruklarının güvenli ortamda yaşanmasını sağlamakla yükümlüdür.