Depremler bize neyi öğretemedi?
İzmir depreminin bilançosu her geçen gün biraz daha ağırlaşıyor. Depremde hayatını kaybedenlerin sayısı artıyor. Aradan günler geçti, yeraltından hala sesler geliyor. Haberleri izlerken insanlarımızın ve çevrenin afetlere ne kadar hazırlıksız olduğunu bir kez daha hatırlıyoruz.
Uzmanların “Gelecek” diye her gün uyardığı depremler yine uzmanların ismini vererek belirttikleri noktalarda birbiri ardına gerçekleşiyor. Meydana gelenlerden çıkarılacak en önemli sonuç, büyük kayıplara yol açması beklenen İstanbul depreminin de fazla uzakta olmadığı…
Yarın da olabilir İstanbul depremi, on yıl sonra da…
İstanbul depremi yarın meydana gelirse bugünden yapabileceğimiz fazla bir şey yok. Ancak, planlamayı gecikebileceği üzerine yapıp kolları ciddi biçimde sıvamamız şart. Her günü kazanılan bir süre olarak değerlendirmeli. Deprem vurduğunda zamanı iyi değerlendirdiğimizi, o sayede yüz binleri bulabileceği ilan edilen can kaybını asgaride tutabildiğimizi söyleyebilmeliyiz.
Aslında ne yapılması gerektiği belli. Deprem kuşağında olan tek ülke Türkiye değil. İzmir’deki depremden daha şiddetlisine maruz kaldığı halde insanların burnunun kanamadığı ülkeler var ve onların bunu nasıl sağladığı da biliniyor. 1999 Marmara depremi sonrasında, hem dışarıdan öğrenilen örnek tedbirler hem de yerli uzmanların teklifleri, herkese neler yapılması gerektiğini belletti.