Dünya ve ülke olaylarıyla ilgilenme yaşına son birkaç yıl içerisinde ulaşmış ve bu ihtiyacını var olan geleneksel bilgilenme altyapısından almaya başlamış bir gencin ‘medya’ hakkında yanlış izlenimlere sahip olabileceğini düşünüyorum.
Böyle düşündüğüm için de, hem o genç gibiler, hem de onlarca yılımı verdiğim mesleğim adına üzülüyorum.
Son yıllarda haber alma kaynakları çoğaldı, hatta sınırsız hale geldi, ancak işin rengi de değişti.
Bugün yalnız ülkemizde değil dünyanın başka köşelerinde de ağır eleştirilere muhatap edilen bir kurum ‘medya’. Halkın haber alma hakkını kullandıran bir aracı kurum olmayı bırakmış, bazı ülkelerde kendini egemen sayan, bazılarında iktidarın veya muhalefetin vurucu gücü haline dönüşen bir durumda medya.
Şu sıralarda okumaya başladığım bir kitabın verdiği umutlar olmasa meslek adına ağıtlar yakmam gerekebilecek. Kurum olarak medya, içinde yer alanların yanlışları sebebiyle, ağır yaralar alıyor çünkü. En az güvenilen kurum olma istikrarına sadece Türkiye’de sahip değil, ABD başta olmak üzere Batı’nın öndegelen ülkelerinde de aynı durumda.
Oysa medyaya itibar kazandıran en önemli özellik ‘güvenilir’ olmasıdır.