“Bir olayı n failini *bulmak için öncelikle 'Bu olay kimin işine yarıyor?' sorusunu sormak gerekir” anlamına gelen ilkeyi kimi bana mal eder, kimi de hayatının önemli bölümünü istihbaratçı olarak geçirmiş Prof. Mahir Kaynak’a…
Karışıklığın sebebini açıklayayım: İstihbaratçı kimliği deşifre edildikten sonraki uzun yıllarını köşesinde geçirmeyi yeğlemiş olan Prof. Kaynak’ı kapsamlı bir mülakatta ilk ben konuşturmuştum. Güncel konuları değerlendirip yorumlamakta işe yarayan tespit o mülakattan…
Bir başka tespit: Yabancı polisiye dizilerde, cürümler araştırılırken, olayların cinayete kadar varan gelişiminde bir dizi tesadüfe benzeyen ayrıntılarla karşılaşılınca, polis şefinin “Hayır, ben tesadüflere inanmam” dediği işitilir.
Tesadüflere inanmayanlar arasında ben de varım.
Canilerin işlediği cinayetten bir çıkarı bulunmayanı veya olaylar dizininin tesadüflerle örülmüşü yok mudur? Herhalde vardır. Ancak yine de, özellikle uluslararası arenada meydana gelen veya gelmekte olan tuhaflıkları tahlilde sorun yaşanılıyorsa, bu iki temel ilkeyi akılda bulundurun derim…
Uluslararası...