Eskiler böyle durumlarda “Bir çiçekle bahar olmaz” derlerdi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Katar’daki dünya kupasına kendisiyle birlikte davet edilmiş Mısır devlet başkanı Abdülfettah el-Sisi ile el sıkışması sonrasında meydana gelen gürültü bana bu özlü sözü hatırlattı.
O görüşüp el sıkışma sonrasında Ankara’ya döndüğünde kendisine yöneltilen “Suriye ve Mısır ile görüşme olacak mı?” sorusu üzerine şu cevabı verdi Cumhurbaşkanı Erdoğan:
“Olabilir. Siyasette küslük, dargınlık olmaz. Eninde sonunda en uygun şartta adımlar atılır.”
Yani?
Mısır’la da, Suriye ile de yeni bir sayfa açılabilir demek isteniyor…
Abdülfettah El-Sisi ile nasıl el sıkışılmışsa Beşşar Esad ile de benzer bir tablo neden olmasın?
Sonra da gelsin bu iki ülkeyle samimi dostluk ilişkileri…
Beşşar Esad ile yakınlaşma Katar’ın mı, Rusya veya İran mı araya girmesiyle olacak acaba?
Görüyorsunuz, stadyumdaki el sıkışmadan sonra medyamıza yansıyan “Oldu da bitti, maşallah” gürültüsünden ben bile etkilenmiş gibiyim.
Her konuyu bilen yorumcular, o fotoğraf üzerine, Mısır’la yeni bir dönemin başladığını ilan ediverdiler. Bazılarına göre, Türkiye-Mısır ilişkileri eskisinden bile daha olumlu gelişecekmiş…
Tarihi bilmeyenler onu sürekli tekerrür ettirirler…
Mısır ile Suriye, Birinci Dünya Savaşı sonrasında herbiri farklı ülke olarak yoluna devam etmeye başlayan çok parçalı Arap dünyasının en önemli iki ülkesidir.
Arap dünyasında en bilinen kabul, “Suriye’siz barış, Mısır’sız savaş olmaz” özdeyişinde gizlidir.
Türkiye de, özellikle 1950’li yıllarda bu iki ülkeyle arayı bozduktan sonra yaşanan gelişmeler sırasında, Suriye ile Mısır’ın yakın coğrafya açısından önemini anlamış ve arayı hep sıcak tutmanın yollarını aramıştır.
Evet, 1950’li yıllarda önce Mısır’la şekerrenk olundu, Suriye ile de 1957’de ve 1980’lerin sonunda savaşın eşiğine gelindi.