İran, gelen haberlere göre, Mesut Barzani’nin ‘bağımsızlık referandumu’ konusundaki ısrarı üzerine kapattığı sınır kapısını açmış…
Bizde pek duyulmadı, ama önemli bir haber bu.
Irak Merkez Bankası da, yine aynı olay üzerine aldığı Irak’ın kuzeyiyle ilgili finansal kısıtlamalar kararını hafifletmiş…
Doğru mu, yanlış mı, doğrulatamadım.
Aldanma var, aldanma var…
Doğru olma ihtimali yüksek bu iki haberi alt alta neden yazdım?
Şundan: Türkiye başka ülkelerle ilişkilerine olağanüstü ilkesel yaklaşıyor; oysa her ülkenin dış politikası o ülkenin çıkarları istikametinde oluşur ve bu alanda hemen tek ilke, ilişkilerin ‘milli çıkar’ üzerine oturmasıdır.
“Bir yemin ettim ki, dönemem” şarkısı dış politikada geçerli değildir.
Eski dostlar kolayından düşman, eski düşmanlar da bir bakmışsınız dost haline geliverir.
Bazı ülkeler zorlanabilir, ama çoğu kez bunu izah etmek bile gerekmeden herkes günün şartlarına uygun dış politika değişikliğini fazla dert etmeden kabullenir.
Galiba biraz da bu kabule ters bir anlayışa sahip olunduğu için bugünün Türkiyesi yanılan taraf haline dönüşüyor.
En son, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Irak’ın kuzeyini yönetenler tarafından yanıltıldığımızı açıkladı.
Yakın zamanlarda kendileri hakkında buruk hisler taşıdığımıza dair açıklamalar yapılagelen İran ve Irak’la şimdilerde yakınlaştık; yarın onlar tarafından da yanıltılma ihtimalini bugünden düşünmemiz gerekiyor.