Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan başlattığı yürüyüş bitti bitecek. Yürüyüş kolu artık İstanbul’da ve yarın geniş kalabalıkların katılması beklenen mitingle 25 günlük eylem yarın sona erecek.
Hepimiz.. yalnız CHP’liler ve yürüyüşe destek verenler değil.. eylemden mutluluk duymayanlar da.. onun kazasız-belâsız nihayete ermesinden mutluluk duyacağız.
Barışçı bir eylem, savaşa sebep olmadan son bulmuş.. sevinilmez mi?
İktidarın dönüştürücü gücü
Eylemin devam ettiği günler boyunca AK Parti sözcülerinden gelen itirazlar yüzünden iktidarın yürüyüşten hoşlanmadığını biliyoruz.
İktidarlar kendilerine yönelik eleştirilerden, hele bir de eyleme dönüşmüşse o itirazlar, evvel eski hoşlanmazlar. İtirazlar haklı, eylemler hukuka uygun bile olsa…
Osmanlı’dan bu yana siyasi tarihimizde değişmeyen görüntü budur zaten: Aslında bizzat kendilerinin sebep olduğu rahatsızlıklar toplum içerisinde huzursuzluklara yol açıp huzursuzluklar sonunda gösterilere dönüştüğünde, devleti yönetenler, her zaman aynı tepkiyi verirler.
Muhalifler iktidar olduğunda, onlar da, vaktiyle karşılarına çıktıkları iktidarlar gibi davranmaktan geri durmazlar.
Cumhuriyet döneminin siyasal tarihine bir de bu gözle bakın; bu tespitimin gerçeği yansıttığını göreceksiniz.
Genelde sürekli muhalefette bulunduğu için iktidarlara tepki verme alışkanlığına sahip bir çizgiyi temsil ediyor AK Parti; o da bugün kurala uyuyor ve muhalif eylemlere sert tavır koyuyor.
AK Parti’nin tavırını anlamakta bu sebepten hiç zorlanmıyorum.