Necip Fazıl söylemek istediğini çarpıcı benzetmelerle ifade etmeyi seven bir yazardı. Aranılan gerçeğin ceketin astar tarafına kaçtığı için bir türlü bulunamadığı benzetmesini de yazı ve konferanslarında sıkça kullanırdı.
Ekonomimizin şimdiki durumuna ne zaman bakacak olsam hep o benzetme hatırıma geliyor.
Galiba gerçeği yanlış yerde arıyor ve bu yüzden de bulamıyoruz.
Merkez Bankası tarihinin en yüksek faiz artırışını yaptı. Yeni Ekonomik Plan (YEP) yaşanan sorunlara ciddiyetle yaklaşıyor ve bütçe disiplini içerisinde hareket edileceği, devletten başlanarak kemer sıkılacağı ve israfın asgariye indirileceği sözünü veriyor.
Ekonominin dışa vuran en önemli sıkıntısı TL’nin Dolar karşısındaki değer kaybı, bütün aksine beklentilere rağmen, ancak mek parmak oynuyor…
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile birlikte New York’ta bulunan hazine bakanı Berat Albayrak Türkiye ile iş yapan ve iş yapması arzulanan büyük şirketlerin temsilcileriyle biraraya geldiğinde Türk ekonomisinin samimi bir portresini çiziyor. Kamu borcumuzun Gayrı Safi Yurtiçi Hasılaya (GSYH) oranı bize benzer ülkelerden (yüzde 49), OECD ortalamasından (yüzde 110) daha düşük: Yüzde 28. Hane halkı borçlanması da gelişmekte olan ülkelerden (36) ve küresel ortalamadan (60) hayli aşağıda: 16… Özel sektörün GSYH’nin yüzde 65’ine tekabül eden borçlarına karşılık, bu oran gelişen ülkelerde yüzde 94… Ayrıca Osmanlı’dan devraldıklarını bile tıkır tıkır ödemiş Türkiye borcuna sadık bir ülke. [Rakamları Hürriyet’in yayın yönetmeni Vahap Munyar’ın toplantı izlenimleri yazısından derledim.]