Son hızla seçime doğru yol alıyoruz. Partilerin, bizler tam farkına varmadan, 16 Nisan (2017) referandumu ile başlayan bir hazırlık içerisinde oldukları anlaşılıyor. Sandığa gittiğimizde kimin daha iyi hazırlıklı olduğu ortaya çıkacak.
Hazırlıklı olmak seçimler için önemlidir; ancak bu her şey demek değildir. Seçmen ara sıra sürpriz yapmayı da sever.
Bu süreçte benim anlamakta zorlandığım birkaç husus var; onları sizlerle de paylaşayım istiyorum.
İlk konu ‘ittifaklar’ ile ilgili. İktidar çevresi, karşısında oluşan partiler ittifakını, bir türlü hazmedemedi. Kimileri ‘millet ittifakı’ ismine takılıyor, hatta isminde ‘millet’ sözcüğü bulunan bir partinin ittifakın o ismi kullanmasını engellemek için Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) başvurduğunu da biliyoruz. YSK başvuruyu reddetti.
Kimi ise, ‘Dört Benzemez’ diye anarak ‘millet ittifakı’ içerisinde buluşmuş partiler arasında daha ilk bakışta dikkat çeken farklılıkları gözlere sokmaya çalışıyor.
Doğrudur; CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti arasında benzerliklerden çok banzemeyen yönler daha belirgin… Ancak ‘ittifak’ mantığı gereği zaten benzemezler arasında gerçekleşmesi gereken bir oluşum değil midir?