Şu günlerde en çok “Cehenneme giden yol, iyi niyet
taşlarıyla döşenmiştir” sözü dilimde.
Yunanistan’da eski politikacılara küsen halk iyi niyetle yeni yetme
birini, Aleksis Tsipras’ı, başbakanlığa
getirdi. Tsipras da, alacaklıların ülkeyi yönetenlere
dayattığı ödeme planına, Meclis’i ve halkı arkasına alarak iyi
niyetle direndi. Meclis halkoyuna başvurma kararı aldı, halk
da Tsipras’ın istediği gibi davranıp
halkoylamasında “Hayır” dedi.
Hepsi iyi niyetle...
Bütün bu iyi niyetli davranışların vardığı sonuç ne?
Yunanistan “güvenilmez” bir ülke
oldu; Tsipras halkoyuna sunulandan daha ağır şartları
kabul etmek zorunda kaldı; Meclis ne yapsın, insafsız şartları
onayladı.
Âdetim değildir, ama bir defalığına beni mazur görün;
halkoylamasından hemen önce burada çıkan “Yunan trajedileri
gibi” başlıklı ve Düyun-u Umumiye’ye gidileceğini öngören
yazımın son bölümünü aktarayım: “Ölümlerden ölüm beğenmek
zorunda bıraktı SYRIZA, Yunan halkını... / Yapılanın, kendi
çizgisine karşı bir siyasi suikast olduğunun tam anlaşılmasını bile
sağlayamadı, sosyalist kimlikli parti.../ Böyle
olmayabilirdi.”
İyi niyet her zaman doğru sonuca ulaştırmıyor.
Merak etmeyin, derdim Yunanistan değil; “yalnız ve güzel
ülkem” Türkiye...
Yeni hükümeti kurma görevini üstlenen AK Parti Genel
Başkanı Ahmet Davutoğlu, dün CHP Lideri Kemal
Kılıçdaroğlu ile görüşerek koalisyon çalışmalarını başlattı.
Meclis’te temsil edilen 3 partinin liderleriyle buluşup hükümeti
hangisiyle kurabileceğine bayrama kadar karar verecek. Ardından o
partiyle koalisyon pazarlığını başlatacak.