Geçenlerde toplu taşım aracıyla seyahat ederken, ilk elde yalnızca ‘doktor’ olduğu bilgisini paylaşan bir kişi çok ilginç siyasi tespitlerini benimle paylaşma ihtiyacı duymuştu.
Demokrasinin siyaseti halka hizmet mesleği haline getirdiğini, bu sebeple demokrasiyle yönetilen pek çok ülkede, seçilerek makam işgal edenlerin, gün gelip o makamı terk etmesi gerektiğinde ceketini alıp çıkarken bir de ıslık çaldığını, bizde ise siyasetin iktidara ulaşanlar tarafından ‘ömür boyu’ sürdürülecek bir imtiyaz biçiminde algılandığını çok canlı bir dille anlattı o kişi.
Etkileyici bir analizdi yaptığı…
Ayrılırken ‘‘Siyasetle bu kadar ilgili olduğunuza göre…’’ diye başlayan soruma, kendisinin İYİ Parti’nin ilçe başkanı olduğu cevabını vermişti.
‘‘Hiç de siyasi eğitimini MHP’de almış birine benzemiyor’’ diye o kişinin ardından düşündüğümü hatırlıyorum.
Neden öyle düşünmüş olabilirim?