Benim siyasetle ilgili ilk izlenimlerim partilerin mitinglerinde edinilmiştir. 1950-1960 arasına damga vurmuş Başbakan Adnan Menderes‘i ihtilalden (27 Mayıs 1960) birkaç hafta önce İzmir’de düzenlenen DP mitinginde, babamın sırtından izlediğimi hiçbir zaman unutamam.
Menderes’in kişisel hayatında son derece nazik bir insan olduğu biliniyor; ancak o da kürsüye çıktığında hırçınlaşabiliyordu.
Tavrına hırçınlık denirse tabii…
Şimdi geriye dönüp dinlediğim onca önemli ünlü siyaset adamı ile bugün seçim meydanlarında halkın karşısına çıkan her partiden siyasetçileri zihnimde mukayese ediyorum da, arada herhangi bir benzerlik bulmakta zorlanıyorum.
Sanki siyaset değil de savaş yapılıyor bugün; meydanlar sözün silah olarak kullanıldığı birer savaş alanı gibi…
Eskilerde ne de olsa aynı millete hizmet edildiği görüşü hakimdi ve seçimler bittiğinde Meclis’te aynı çatı altında buluşulacağı için karşılaştıklarında birbirinin yüzüne bakabilecekleri bir nezaket aralığı bırakıyorlardı.