Acaba tarihimizde, içte ve dışta, şimdiki kadar çeşitli ve sonuçları itibariyle ‘ol veya öl’arasında gidip gelen sorunlarla baş etmek zorunda kalınmış başka bir dönem yaşanmış mıdır?
İbnülemin’in ‘Son Sadrazamlar’ adlı 4 ciltlik dev eserini Dergâh Yayınları tıpkı basımını yapıp yayınlamıştı; oradan Sait Halim Paşa’nın Birinci Dünya Savaşı’na doğru sadrazam olduğu dönemi okurken, “Yarab, bu kadar mihnet de olur muymuş?” sorusu zihnime kazınmıştı.
- Reklam -
O dönemde yalnızca birkaç gazete vardı; şimdi ise yüzlerce haber kanalı ile sosyal medya da bulunuyor.
İtiraf edelim: Siyasilerin işi bugün daha zor.
ABD.. Avrupa.. Rusya.. Irak.. Suriye.. Myanmar..
Türkiye’nin ilgi alanına giren ülkelerin bir anda aklıma geliveren isimleri bunlar…
Eminim, Türkiye de o ülkelerin ilgi alanındadır…
TEOG ve üniversiteye giriş sistemiyle başlayıp bütçeyi denkleştirmek için yapılan zamlara kadar herkesi ilgilendiren yüzlerce iç politika konusu da var.
Hepsiyle ilgili kararlar almak gerekiyor; fazla zamana yayılmadan hem de..
TV dizileri.. filmler.. romanlar..
Birkaç yıl önce, 2014’te, Birinci Dünya Savaşı’nın 100. yıldönümü etkinlikleri kapsamında, İngiliz BBC, üç bölümlük ‘37 Days’ adlı tarihi bir belgesel-anlatı dizisi yayınlamıştı.
Sırp militanın Avusturya Macaristan Veliahtı ile eşini öldürdüğü suikasttan savaşın ilânına kadar 37 gün geçmişti; o 37 gün boyunca sonradan savaşa taraf haline gelmiş ülkelerin başkentlerinde yaşananları anı kitaplarına dayanarak anlatıyordu dizi.
Galiba sonradan NTV’de de yayınlandı ‘Dünyayı sarsan 37 Gün’ adıyla..