Fehmi Koru Fehmi Koru

Kılıçdaroğlu ‘devlet’ ve ‘derin devlet’ karşısında tavır aldı, desteği hak ediyor…

Gazeteci Fehmi Koru'nun bugünkü (06.10.2022)''Kılıçdaroğlu ‘devlet’ ve ‘derin devlet’ karşısında tavır aldı, desteği hak ediyor…'' başlıklı yazısı.

06 Ekim 2022 | 2.812 okunma

‘Başörtüsü’ konusunda özgürlükçü bir çözüm için yasaya ihtiyaç var mı?

Şu andaki fiili duruma baktığımızda bu soruya verilmesi gereken cevap “Hayır, yok” olabilir.

Peki anayasaya yeni bir madde eklemek veya var olan bir-iki maddeyi yeniden kaleme almak gerekir mi?

Anayasanın şimdiki hali bile aslında yasakçı yaklaşıma izin vermeyecek kadar açık; başörtüsü yasağına müsait değil anayasa.

Sorun ne o halde?

Bu soruya cevap vermek için önce arkaya yaslanıp iyi bir soluklanmak gerekiyor.

Türkiye’de sorun anayasa ve yasalardan değil, yasakçı zihinlerden kaynaklanıyor çünkü.

Cumhuriyet tarihimizin önemli bir bölümünde, başörtüsü yasağının da içerisinde yer aldığı özgürlük karşıtı pek çok uygulamaya itiraz ve o itirazları geçersiz saymak için verilen mücadeleye tanık olundu.

Karşıt görüş sahipleri, birbirini dinlemek ve uzlaşma arayışına girip doğruda birleşmenin yollarını aramak yerine, farklı görüşlere söz hakkı tanımamayı, karşıt olanı yok etmeyi, o olamıyorsa onu gözü önünden uzaklaştırmayı yeğledi.

Siyasi iktidar elindeyse bunu yaptı, vatandaş kendisinden oyunu esirgemişse, ‘devlet’ gücünü kullanarak aynı sonucu almaya çalıştı, bunu sağlamak amacıyla gerekirse ‘derin devlet’ adı verilen heyulayı devreye sokmayı bildi.

Anayasaya aykırı Anayasa Mahkemesi kararları böyle çıktı. Partiler kapatan, bazı kesimlerin haklarını kısıtlayan kararlar alabildi, 27 Mayıs (1960) ihtilali sonrasında askerler tarafından kurulmuş Anayasa Mahkemesi…

Feci halde ‘kumpas’ olduğu izlenimi alınan olaylar sonrasında, anayasayı veya ulusal güvenliği koruma amaçlı olma iddiasıyla, özgürlükleri kısıtlayıcı yasalar Meclis’ten böyle geçti.

Ülkemizde arkasında ‘sorunu’ sözcüğü bulunan ne kadar netameli konu varsa, hepsi, anayasada yer alan ifadeler hilafına yürütülen uygulamalarla irtibatlıdır.

En belirginleri, ‘sorunu’ sözcüğünün önünde en sık kullanılan ‘Alevi’ ve ‘Kürt’ sıfatlarıyla anılan kitleler olsa da, pek çok zaman, herhangi bir etnik veya sosyal etikete sığdırılamayacak geniş kitleler de, ‘tehdit’ algısı içine sokularak, temel hak ve özgürlüklerini tam anlamıyla kullanmaktan mahrum edilebildiler.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Can ile Canan arasında tam bir mutabakat varmış 21 Kasım 2024 | 1.252 Okunma Kınarsın, bir daha yapmamasını söylersin… Fakat ihraç? 19 Kasım 2024 | 2.855 Okunma İşimiz papatya falına kaldı: Kopacak mı, kopmayacak mı? 17 Kasım 2024 | 584 Okunma Erdoğan “Mutabakatımız tam” diyor ama… 15 Kasım 2024 | 1.310 Okunma Amerika o kadar da uzak değil… 14 Kasım 2024 | 1.813 Okunma