MISIR’da bir mahkeme, 100’e yakın Müslüman Kardeşler üyesi ile birlikte ülkenin seçimle gelmiş son devlet başkanı Muhammed Mursi’yi idama mahkûm etti. Bu sadece tek bir davanın sona ermesiyle ilgili ceza; Mursi’ye ve arkadaşlarına karşı açılmış başka davalar da var ve onlarda da benzer cezalara hükmedilebilir.
Bugünün dünyasında, pek çok ülkede, insan canını sona erdirecek bir ceza, seri katiller için bile düşünülmüyor; Mısır’da idam cezasının hâlâ yürürlükte olması üzülünecek bir durum. Hele siyasi suçlar için idam cezası, o cezayı veren yargı sistemi ve uygulayan ülke için, büyük bir ayıp.
Türkiye 1960’ların başında öyle bir ülkeydi. 10 yıl boyu (1950- 1960) ülkeyi yönetmiş sivil kadro özel yetkili bir mahkeme tarafından yargılanmış ve 3 siyaset adamının hayatı idam sehpasında sona erdirilmişti. Aradan fazla zaman geçmeden, 1980’lerde, idam edilenlerin itibarları iade edildiği gibi, şimdi 3 aziz ölü devletin kendileri için inşa ettiği anıt mezarlarda yatıyor.
27 Mayıs (1960) darbesini savunan küçük bir azınlık bile Yassıada mahkemesinin kararlarına sahip çıkmıyor...
Medeni dünyada “siyasi suç” diye bir kavram yok, nerde kaldı siyasi suça idam cezası söz konusu olabilsin...
Henüz daha Mısır’da hukuki süreç tamamlanmış değil; önce Mısır’ın Büyük Müftüsü’nün cezayı onaylaması gerekiyor, ondan sonra dahi cezanın temyizi için mekanizma var.