Askerliğimi 1975 yılında kısa dönem olarak yaptım. Başlangıcı ham bedeni isyan ettirecek kadar yorucu, sonrası ise hayli zevkli geçen dört aylık bir ara tatili gibiydi. O süreçte tanıdığım bir bölümü 1974 Kıbrıs barış harekatında bulunmuş komutanlar sert ve disiplinli kişilikleriyle öne çıkan insanlardı. Sürenin kısalığı onları bütün özellikleriyle tanıma fırsatı sağlamadı.
O sebeple asker kişileri ilgilendiren konularda keskin görüşlere sahip olamıyorum. İlk tepkileri bilgi birikimimden hareketle ve genellikle içgüdüsel tepkilerle verdikten sonra fikren beslenme ihtiyacımı karşılamak üzere konulara benden daha fazla vakıf olduğunu bildiğim yorumcuların yazıp söyledikleri üzerinde yoğunlaşıyorum.
Türk Silahlı Kuvvetleri konusunda benden çok daha bilgili -bazısı hayatlarının önemli bir bölümünü asker ocağında geçirmiş- yorumcular ilk defa 104 emekli amiral konusunda beni hayal kırıklığına uğrattılar.
Bir uzmanın konuya ilişkin yazısının tespitler içeren ara bölümleri şu tür cümlelerle sona eriyordu:
“Sanırım müteakip süreçte yaşanacaklar bize bu soru hakkında daha çok ipucu verecek.”
“Sanırım zamanlama konusundaki hususları da ileride daha iyi anlayabileceğiz.