Dostlarım arasında Sedat Peker’in videolarıyla açtığı ve Twitter mesajlarıyla sürdürdüğü süreci gerektiği kadar ciddiye almadığımı düşünenler var. Yanılıyorlar. Süreci hatta herkesten fazla ciddiye alıyorum.
Ciddiye almasına alıyorum ama, tarafların tavırları üzerinde düşünürken gülünecek çok fazla unsur buluyorum.
Peker’in hedefindeki şahıslardan biri olan Sezgin Baran Korkmaz’ı (SBK) Fransız romancı Maurice Leblanc’ın ölümsüz roman kahramanları arasına kattığı ‘kibar hırsız’ lakaplı Arsène Lupin’e benzetmemin sebebi de bu.
Adam dolandırıcı olabilir, ama çapından ileri işler yapmış biri. Kibar da…
Burada, dün, aslında tek kelime İngilizce bilmeyen adamın önemli bir ABD düşünce üreten kuruluşunun (East-West Institute) yönetim kuruluna girmeyi başarmasından söz etmiş, üyesi olduğu kurulun herbiri ülkelerinde devlet başkanlığı, başbakanlık, genelkurmay başkanlığı gibi forslu görevler yapmış diğer üyeleriyle birlikte Ürdün’de Kral Abdullah ile çekilmiş fotoğrafını yayımlamıştım.
Dün SBK’nın 1993-1995 yılları arasında CIA direktörlüğü yapmış James Woolsey ile yan yana çekilmiş bir fotoğrafını gördüm.