Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Vizeleri askıya alma işi büyükelçi John Bass’ın başının altından çıktı” tespitine, “Hayır öyle değil, dışişleri, ulusal güvenlik ve Beyaz Saray birlikte karar verdi” cevabını aldığımız Heather Nauert, dün de gazetecilere şunu söyledi:
“Kesinlikle gerilimin düşmesinden yanayız. İlişkilerin üzerinde büyük gerilim var. Sakinleşmeyi umut ediyoruz. Diyalog içinde olalım istiyoruz. Ancak aynı zamanda Türkiye’nin devam eden soruşturmalarda ABD ile işbirliği yapmak isteyip istemediğine ilişkin kaygılarımız var. Soruşturmalara dahil edilen 3 personelimiz de Türk güvenlik personeliyle çalışan kişiler. Umarım bir NATO üyesi olan Türkiye güvenlik alanında aramıza mesafe koymaya çalışmıyordur.”
Belli ki, ABD tarafı, bizde cumhurbaşkanı düzeyinde dile getirilen görüşlere dışişleri bakanlığının sözcüsü aracılığıyla açıklama getirmeyi kararlaştırmış.
Mütekabiliyete hiç de uygun olmayan bir tavır bu.
Acaba Donald Trump ve Beyaz Saray krizi sona erdiren merci olmak için mi bu tutumu benimsedi? Öyleyse mesele yok.
Yalnız bir nokta önemli: ABD krizi sürdürmekten yana taraf olarak görünmek istemiyor ve Washington’dan yapılan her yeni açıklama Türkiye’nin niyetleriyle ilgili yeni bir kuşkuyu içinde barındırıyor.