Bu sabah gazetelere şöyle bir göz atarken iki kişinin açıklamalarıyla ilgili haberler dikkatimi çekti.
Her iki haber de beni derin düşüncelere sevk etti.
İlki, kaliteli bir futbol kariyerini tamamladıktan sonra Karagümrük takımınına teknik direktör atanarak ülkemize gelen Andrea Pirlo’nun 5-4 kaybettikleri Fenerbahçe maçı sonrası yaptığı açıklama.
Açıklamasında, omuz omuza mücadele ettiklerini, göğüs göğüse çarpıştıklarını ama sonucu planladıkları gibi getiremediklerini söylüyor Pirlo ve ardından şu cümleyi ekliyor: “Ben hayatımda dört gol atıp da kaybeden takım hatırlamıyorum.”
Hayır, “Ben hatırlıyorum” deyip örnekler verecek değilim. Biz futbolseverlere zevkli bir karşılaşma izlettikleri için iki takımın teknik direktörlerine teşekkür etme fırsatı vermiş oldu o açıklamasıyla Pirlo.
Süper Lig’te sahaya çıkıyor takımlar ve herbiri sıradan insanların hayal edemeyecekleri meblağlarla transfer edilmiş profesyonel oyuncular futbol adına amatörlük sergiliyorlar.
Karagümrük ve Fenerbahçe ise, dün, taraftarlarını fazlasıyla tatmin eden bir seviyeyi sahaya yansıttılar.
Toplam tam dokuz gollü bir maç oldu.
Geçen hafta, İngiltere liginde, Manchester kentinin iki takımı karşılaşmış, orada da yine dokuz gollü bir maç izlenmişti. Manchester City, Manchester United’ı 6-3 yenmişti o maçta.
City’nin teknik direktörü Pep Guardiola isteseydi, rakibine 6-0’lık bir hezimet de yaşatabilirdi. Skor tabelasında 6-0 yazar ve maçın bitmesine daha yaklaşık yarım saat varken, golcülerini kenara çekip tıfıl oyuncuları sahaya sürdü ve sonuç öyle 6-3 oldu.
Yıllar önce, yine İngiltere liginde ve yine bir Manchester City maçında, bu defa Manuel Pellegrini teknik direktör iken, rakip takıma 15 dakikada dört gol atarak skoru 6’ya ulaştıran golcü Kun Agüero, o hızla pekala başka goller de atabilecekken kenara çekilmişti.
Rakibini rezillendirmemek de sportmenlik içerisinde sayılabilir.
Lafı futboldan siyasi hayata getireceğim ama bu yazıda şimdiye kadar anlatmaya çalıştığım sportmenlik anlayışını siyasi hayatımıza uyguladığımda kendi kuralıma aykırı davranır mıyım endişesine sahibim.
Şu kadarını söyleyip ikinci habere geçeyim: Siyasi hayatta da rakipler hakkında anlayışlı ve saygılı davranmak gerekiyor. Çünkü iktidar-muhalefet dengesi hep aynı kalmıyor demokrasilerde; bugün iktidar olan yarın muhalefete düşebiliyor; anlayışlı olmak bundan dolayı gerekli. Bizde siyaseti izleme yaşı bayağı aşağılarda, gençler hatta çocuklar bile siyasi hayatı yakından izliyorlar; saygılı dil de bunun için gerekli.
Beklenmeden gelen itiraf
Dikkatimi çeken ikinci haber, AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bir açıklamasıyla ilgili.