İŞİN doğasında var: AK Partili koalisyon arayışında sarkaç bir
MHP’ye gidiyor, bir CHP’ye... Günü gelip hükümet kurma aşamasına
ulaşıldığında, bu iki partiden birinin AK Parti’nin koalisyon
ortağı olarak ilan edilmesine kimse şaşırmayacak.
Herhalde AK Parti kurmayları “arka kapı” temaslarını iki
partiyle de sürdürüyorlardır.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “Partide sadece benim
söylediklerimin kurumsal bağlayıcılığı vardır” açıklaması iki
partiye de uyarı sayılmalı.
AK Parti’nin oluşturacağı hükümete ortak olarak HDP neden
düşünülmüyor?
Gözlemciler arasında hükümetin sonunda kurulamayabileceğini öngörüp
seçimin yenilenmesi “üçüncü seçeneği”ne itibar edenler var da,
yüksek sesle“En doğru koalisyon, HDP’nin AK Parti’nin büyük ortağı
olacağı hükümet içerisinde yer almasıdır” diyen yok.
Daha ilk akşamdan başlayarak, “AKP-HDP” hükümetinin en
makul formül olduğunu söyleyip yazıyorum.
Her şeyden önce, kendisini dönüştürerek “Türkiye
partisi” haline gelme çabası içerisinde HDP; azımsanmayacak
sayıda bir seçmen kitlesi bu alanda kendisine şans tanınmasından
yana oy kullandı. “Türkiye partisi” olma sürecini
hızlandıracak en önemli adım, HDP’li isimlerin bakanlar kurulu
sıralarında yer almalarıdır.
Seçmenin tanıdığı şansı AK Parti de HDP’ye tanımalıdır.
7 Haziran seçiminde AK Parti’nin yaşadığı oy kaybı da aslında
kurulacak hükümet için en uygun formulün “HDP’li
formül” olduğuna işaret ediyor. Önceki seçimlerde AK Parti’yi
hep kollamış olan Doğu ve Güneydoğu seçmeni, 7 Haziran’da oyunu
büyük çapta ondan esirgedi. Seçim sonrası Türkiye haritasına
baktığımızda, iki bölge seçmenlerinin ezici çoğunluğuyla, HDP’ye
kaydığını görüyoruz.