Televizyonların durumunu bilmiyorum, izlemedim çünkü, ancak dünkü gazeteler beni yine hayrete düşürdü: Beş hafta boyunca ‘arkası yarın’ heyecanıyla takip ettikleri, Diyarbakır’da kalleş bir cinayete kurban gitmiş sekiz yaşındaki kız çocuğu Narin, sayfalardan bütünüyle yok olmuş…
Manşetlerde zaten yok o haber, Hürriyet-Sabah hiç görmemiş, Milliyet’te iç sayfalarda unutulmuş…
Unutulması gerekmiştir de ondan…
Medyanın yüzü olsaydı ‘yüzsüzlük’ ile suçlayacaktım.
Baştan itibaren, konuya gösterilen yakın ilgiyi, her gün değişen senaryolarla kamuoyu önüne çıkmayı, yargının yayın yasağına rağmen yetkili mercilerin verdikleri bilgilerin fütursuzca paylaşılmasını olağandışı görmüş ve bilinmeyen bir hesapla ilintili bulmuştum.
İki günlük mesaiyle çözülebilecek bir cinayetin katilini beş hafta sonra bile bulamamak gerçekten olağandışı bir durum.