Bir yıl kadar önce aramızdan ayrılmış Yeniçağ yazarı Burhan Ayeri yazılarında sıkça market-pazara yansıyan hayat pahalılığını ele alırdı. O sıralar temel ihtiyaç maddelerinin fiyat serüvenini onun yazılarından izlerdim.
Şimdi her hafta pazara gidiyorum, marketleri de göz hizamda tutarak kendi gözlemimi kendim yapıyorum.
Çoğu insanın da benim gibi yaptığını sanıyorum.
Metropoll araştırma şirketinin yeni (Temmuz 2022) raporuna göre, ‘‘Son bir yıl içerisinde refah düzeyiniz nasıl değişti?’’ sorusuna ‘‘İyileşti’’ cevabını verenlerin oranı yüzde 10’un altında kalmış görünüyor.
İktidar cephesi için en kötü haber bu.
Kimler var o yüzde 10 içerisinde, merak ediyorum.
Hafta sonu İstanbul’un bir önemli alış-veriş merkezine uğradım. Bayağı kalabalıktı.
İlk izlenimim şu: Piyasayı hareketli tutanlar, yabancı müşteriler…
Özellikle de Arap ülkelerinden gelenler…
AVM’deki kalabalığın yarıdan fazlası genci ve yaşlısıyla Arap müşterilerdi. Hemen her mağazadan ellerinde kocaman paketlerle çıkıyorlardı. Aralarında çocuk taşımaya yarayan arabaları paketlerini üst üste koymada kullananlar da az değildi.
Diziler sayesinde öğrendikleri Türkçe cümlelerle meramlarını anlatmaya çalıştıklarını fark ettim.
Bir kitapçı vitrininde sergilenen yerli-yabancı eserler arasında dikkatimi soyadı sebebiyle bir yabancı yazar çekti: Simon Sinek…
Kitaplarından birini karıştırırken ilginç bir anekdotla karşılaştım.
[Simon Sinek’in ‘Neden İle Başla’ (Start With Why) adlı eseri Arıtan Yayınevi tarafından 2013 yılında dilimize de aktarıldı.]
Anekdot şu:
Gözlemde bulunmak üzere dünyanın değişik ülkelerine giden Simon Sinek’in merakını bir ayrıntı çekmiş. Bazı ekipler arasındaki işbirliği ve dayanışma onları birbirleri için hayatlarını bile feda etmeye hazır hale getirirken, başka ekiplerde, teşvik amaçlı mükafatlar söz konusu olsa bile, iç çekişmeler, bölünmüşlükler ve tabii başarısızlıklar kaçınılmaz oluyormuş…