Bazen böyle oluyor; gündemin bence daha önemli görünen bir-iki maddesi üzerinde kafa patlatırken, en az onlar kadar -hatta bazen onlardan daha fazla- önemli bir konu dikkatimden kaçmış olabiliyor.
HDP’nin Pazar günü yapılan 4. Olağan kongresinde verilen mesajlar, Prof. Mithat Sancar’ın eş-genel başkan seçilmesi ve bir önceki dönemden devam eden eş-genel başkan Pervin Buldan’ın partinin ‘Türkiyelileşmesi’ için çaba gösterileceğine dair açıklamalarının önemini tam algılayamamışım.
[OcakMedya sitemiz yazarı Veysi Dündar’ın gelişmeyi en canlı yönüyle ele alan dünkü yazısına rağmen…]
Uyandım. Uyanmama da, görev alanlarını “Her gelişmeyi AK Parti’nin yararına olacak şekilde değerlendirmek” olarak belirlemiş olan yazarlar vesile oldu. Neredeyse hepsi, koro halinde, DHP’de meydana gelen bu yönelişi ‘büyük tehlike’ olarak değerlendirmiş bulunuyor.
[‘Koro halinde’ değerlendirme yapmak medya için yeni bir olgu. Pek çok kalem aynı gün aynı konuyu ele almakla kalmıyor, konuya yaklaşımları da birbirinden kopya çekmiş gibi aynı oluyor. Çevremde çok şaşıranlar olsa da, bunun sebebini bildiğim için şahsen hiç şaşırmıyorum.]
Denilen özetle şu: HDP’de meydana gelen vitrin yenilenmesi ile paradigmada farklılaşma muhalefetin iktidarı değiştirme stratejisiyle yakından irtibatlı. AK Parti’nin MHP ile gerçekleştirdiği ve bu sayede ömrünü uzatmayı başardığı iktidarını sandıkta başarısızlığa uğratmak ve cumhurbaşkanlığına da kendileri tarafından belirlenecek birini seçtirmek için bu gelişme yaşandı.