Hz. İsa’nın bir günahkârı taşlamaya çalışan insanların önüne dikilip şu sözü söylediği rivayet edilir: “İçinizden hiç günah işlememiş olan ilk taşı atsın.”
Sedat Peker ile yolum hiç kesişmedi; konuğu olduğu herhangi bir etkinlikte bulunduğumu da hatırlamıyorum. Şimdilerde ne çok insanın -aralarında azımsanmayacak sayıda meslektaş da var- kendisiyle yakınlık kurduğunu, iş tuttuğunu öğrenmek benim için şaşkınlık kaynağı.
Öte yandan Sezgin Baran Korkmaz’ın ise tam cahiliyim. Adını ilk kez son tartışmalar vesilesiyle duydum ve hala bir çırpıda telaffuzda zorlanıyorum. Bir ara onun eline düştüğü anlaşılan Paramount Oteli’nin önünden geçtiğimi bile sanmıyorum.
Hepsi benim kabahatim.
Ne yalan söyleyeyim, geniş kitlelerden farklı olarak, yapmaya çalıştığını takdir etmekle birlikte, Sedat Peker’in açtığı yolun beklentilere uygun biçimde sonuçlanacağından, ülkemizin onun sayesinde bağırsaklarının temizleneceğinden ve iddia ettiği türden ‘Türk Dünyası birliği’ kurulacağından pek emin değilim. Hatta, ondan yaratılmak istenen ‘kahraman’ kimliği yüzünden sağda-solda küçük çaplı yeni ‘kabadayılar’ çıkmasını ihtimal dahilinde görüyorum ve bu da beni tedirgin ediyor.
Eskilerin sıkça kullandığı “Kemalat kem âlât ile olmaz” (“Kötü malzemeyle mükemmel iş çıkmaz” anlamına geliyor) deyişini zihnimden koparıp atamıyorum.