İstanbul’un en merkezi noktası İstiklal Caddesi‘nde önceki gün patlayan bombanın ardından yaşananlar bana tek bir şeyi düşündürüyor: Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. yıldönümüne bir yıldan az bir süre kalmışken, bu tarihin neredeyse bütününde terör olaylarına muhatap edilmiş ülkemizde, bilmesi ve ona göre politikalar belirlemesi gerekenlerin bile künhüne tam vakıf olamadığı bir konu ‘terör’…
Maalesef öyle.
Sırasıyla açıklayayım.
Terör örgütlerinin,‘düşman’ belledikleri ülkeler, gruplar veya kişilere karşı fırsat bulduklarında uyguladıkları eylemin adıdır ‘terör’.
Evet, terör örgütleri ‘terör’ yaparlar.
Devletler bütün güçleriyle terör örgütlerine karşı mücadele verirken, terör örgütleri de kendilerine karşı mücadele veren devletleri zaafa uğratmak için ellerinden geleni yaparlar.
Onların ellerinden gelene ‘terör’ diyoruz.
Silahlı eylemler, katliamlar yapar, suikastlara başvurur, bazen de kendilerinin güçlü olduğunu hatırlatacak farklı çıkışlarda bulunur terör örgütleri.
İstiklal Caddesi’nde patlayan ve altı insanımızın canını alan, çok sayıda kişinin yaralanmasına yol açan patlama hiç kuşkusuz bir ‘terör’ eylemidir.
Sorulması gereken soru şudur: Terör eylemi olmasına terör eylemidir de, acaba hangi terör örgütünün eylemidir?
Fail olarak ele geçirilen kadının kimliği sebebiyle bu sorunun cevabı çok çabuk bulundu: PKK ile irtibatlı PYD/YPG örgütü…
Konunun ilk sıra görevlisi olan bakan bu adresi açıkladığı konuşmasında, o örgütlere sempatiyle baktığı bilinen bir ülkeyi de suçladı: ABD…
Devletin bu eylemle ilgili tespitinin “ABD destekli PKK/PYD/YPG eylemi” olduğu anlaşılıyor.
Elde fail dışında başka kanıtlar da varsa hiç kuşkusuz bu tespiti doğru olarak kabul edebiliriz.
Tabii ileri sürdüğüm şart olan ‘elde kanıtlar bulunması’ halinde…
Terör örgütleri yaptıkları eylemlerin kendilerine ait olduğunun bilinmesini genellikle isterler. Genellikle eylemden hemen sonra, örgütten, yapılanın üstlenildiğine dair açıklama gelir.