Dünya tarihinin önemli dönüm noktaları hep savaşların ürünüdür. Önüne sonradan ‘yeni’ sıfatı da eklenen ‘dünya düzeni’ diye bir terim varsa ve tarihte o terime uygun değişimler yaşanmışsa, her birinin öncesinde hep savaşların var olduğu görülecektir.
‘Tarihte tekerrür’ deyimi biraz da bu gerçekle ilgilidir. Tarih kendisini tekrarlıyor ama hep değişerek tekrarlıyor.
Heraklitos’un asırlar önce tarihe emanet ettiği “Aynı nehirde iki defa yıkanılmaz” sözü ne kadar doğru bir tanımlamaysa, ona ters gibi gelse de “Tarih sürekli tekerrür ediyor” tespiti de yanlış değildir.
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı için ‘Soğuk Savaş’ dönemini hatırlatanlar veya o saldırının ‘Üçüncü Dünya Savaşı’ başlangıcı olduğunu ileri sürenler, bu gerçekten hareket ederek o tespitlerinde bulunuyorlar.
Vladimir Putin Moskova’da kalıcılığını devam ettirecek olursa dünyamız kısa yoldan ‘Soğuk Savaş’ yıllarını hatırlatan bir döneme girebilir ve sıcağa dönüşmeyen o dönemdeki çatışmacı ortam günümüzde bizleri ‘Üçüncü Dünya Savaşı’ ile tanıştırabilir.
İkinci Dünya Savaşı’nda 60 milyon insan can vermişti; günümüzün teknolojisi ve tarafların elindeki ‘çağdaş silahlar’ ile çıkabilecek bir dünya savaşının insanlığa neye mal olabileceğini hesap edebiliriz.