Devletten devlete üst düzey ziyaretlerde iki taraf da birbirlerine mümkün olan en nazik biçimde davranır; hiç değilse açık olan etkinliklerde… Kapalı kapılar arkasında ihtilaflı konular ele alınır, nezaketi zorlayan ifadeler gider-gelir, ancak sıra farklı simaların da yer aldığı etkinliklere gelince, taraflar kendilerini tutar, karşı tarafı incitecek sözlerden kaçınırlar…
Alman Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in yaptığı bu yüzden kabul edilebilir bir davranış tarzı değildir.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bakın ne diyor:
’’Biz bunları şimdi konuşmayacak mıyız? Söyleyemeyecek miyiz? Ben aslında bunları konuşmak istemezdim ama Sayın Başkan bunları dile getirince ben bunu konuşmak zorunda kaldım. Keşke konuşmaz olaydım. Halbuki bunları biz gündüz aramızda konuştuk. Tekrar burada bunları konuşmaya gerek yoktu. Çünkü bu sofrayı ben bir muhabbet sofrası olarak görüyordum ve bir muhabbet sofrasında da aslında bunlar konuşulmazdı.’’
İki ülkenin ileri gelenleri ‘sorunlu’ konuları aralarında konuşmuş, iki taraf da önem verdiği konularda serzenişlerini karşı tarafa iletmiş, muhtemelen anlayış da görmüştür. Ziyaret edilen ülkenin cumhurbaşkanının kendisini ziyaret eden cumhurbaşkanının onuruna verdiği yemekli davette, daha önce konuşulmuş dikenli konuları davetliler önünde bir kez daha tekrarlaması, görülmüş ve duyulmuş bir şey değildir.
Frank-Walter Steinmeier konuğu Tayyip Erdoğan için verdiği ziyafette tam da bunu yaptı işte.