Vakti zamanında bir gemiye tayfa aranıyormuş. Boyları farklı üç arkadaş göreve talip olmuşlar. Kaptanın sorusu üzerine özelliklerini anlatmaya başlamışlar. Uzun boylu olanı, “Ben kimsenin göremeyeceği kadar çok uzakları görürüm” demiş. Orta boyluları, “Ben kimsenin işitemeyeceği uzaklıktaki konuşmaları işitirim” demiş. Kısalarına sıra gelince, “Ben de bunların haline bakıp sinirlenirim” demiş…
Şu sıralarda ben de o kısa boylunun ruh haline sahibim.
Her dilde aynen kullanılan Fransızca bir deyim var: ’Déjà vu’. Bir duyguyu anlatıyor o deyim. Türkçede biz aynı duyguyu “Ben bu filmi daha önce görmüştüm” kalıbıyla anlatıyoruz.
Türkiye pek çok yönüyle bir ‘déjà vu’ ülkesi.
Ya da Bill Murray’in başrolünü Andie MacDowell ile paylaştığı, her günü bir önceki günün aynısı olarak yaşayan bir adamı anlatan Harold Ramis imzalı ‘Groundhog Day’ filminin senaryosunu her gün tekraren yaşıyor gibiyiz.
Nuri Bilge Ceylan’ın ifadesiyle “Tutkuyla sevdiğimiz yalnız ve güzel ülkem”, insanlar değişse de tavırların ve tepkilerin değişmediği bir ülke.