Evin mutfak alışverişinin büyük bölümü bir süredir bende. Semtin pazarına da gidiyorum, market alışverişini de internet üzerinden ben yapıyorum. Bu sebeple ‘market’ eksenli bir tartışma ne zaman gündeme gelse kulaklarım yanacak kadar ilgi patlaması yaşamam doğal.
Tartışmanın merkezinde ‘üç harfli’ diye anılan marketler var gibi görünüyor ve bugünden başlayarak onları dizginleyecek tedbirler alınacağı anlaşılıyor; ancak böyle bir tespiti yapma ilk kimin aklına geldiyse onun bir gün bile evinin ihtiyaçlarını bizzat kendisinin karşıladığından kuşku duyarım.
[Bugün yayımlanan Resmi Gazete’de çıkan bir genelgeyle, marketler, bakanlığa bütün verilerini bildirmekle mükellef kılındı.]
Aslında tartışılması gereken, en yetkili ağızların “Artık düşmeye başladı” veya “Hiç merak etmeyin üç vakte kadar düşecek” türü açıklamalarıyla etkisini azaltmaya çalıştıkları enflasyona dayalı hayat pahalılığıdır.
Üzerinde baskı olduğu her yönüyle belli olan TÜİK’in açıkladığı aylık ve yıllık enflasyon rakamları “Düştü, düşecek” denilen oranların azalmak yerine artmaya devam ettiğine işaret ediyor. Her ay %2, %3 artış durdurulup eksiye dönüştürülemediği takdirde, hayat kimse için ucuzlamayacak.
Marketlerdeki fiyatları ‘höt zöt’ ile düşürdüğünüzde semt pazaryerleri de emir ve talimatlarınıza uyacak mı?