Siyasetin içinde bulunan, siyasete ilgi duyan, ekmeğini siyaset üzerinde düşünerek, yazarak ve yorumlayarak kazanan herkes şaşkın.
Nasıl şaşkın olunmasın: Yargıtay’ın bir dairesinin, kendisine başvuran yerel mahkemeye, “Bize sunduğunuz dava Anayasa Mahkemesi kararıyla nihai hükme bağlanmış bulunuyor; işi uzatmayın, kararı uygulayın” demek yerine, “Anayasa Mahkemesi kararını dinlemeyin” demesi ve üstüne üstlük kararın altında imzası bulunan Anayasa Mahkemesi’nin dokuz üyesi hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunması, yalnız bizim ülkemiz için değil dünya için de bir ilk.
Anayasa Mahkemesi kararları kesindir; yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar. (Anayasa m. 153).
Yorumlar neredeyse tek sesli: “Bu bir darbe girişimidir” deniliyor…
İyi de, darbeler iktidarlara karşı yapılır. Yargıtay dairesinin üyeleri böyle bir kararın altına imzalarını koyarken herhalde iktidarı hedef almış değiller…
Karar Türkiye İşçi Partisi’nden milletvekili seçilmiş ve halen cezaevinde yatmakta olan Can Atalay’ın Meclis görevine başlayabilmesi için serbest bırakılmasıyla ilgili. Yargıtay “Milletvekilliği düşsün, cezaevinde kalsın” demekle muhalefete ait milletvekili sayısını bir azaltmış oluyor.