ABD gibi global iddiaları bulunan ve özellikle Ortadoğu’da asker bulunduran bir devlet, Türkiye gibi yer aldığı coğrafyada her ahvalde etkileri hissedilen bir devletle, bir papaz yüzünden, dıştan bakanların “Bu bir savaş” tespitinde bulunacakları kadar büyük bir takışma içerisine girer mi?
Evet, Donald Trump‘ın denge yoksunu karakteri, yardımcısı Mike Pence‘in söz konusu papazla ideolojik yakınlığı ABD’deki karar mekanizmalarını bozucu bir etkiye sahip, bu sebeple yukarıdaki soruya genellikle “Maalesef, giriyor” cevabını verenler çok. Ancak yine de bu son gelişme ABD’nin tavrını kişiliklerle izaha yeterli değil.
İlk ihtilafta, yani İstanbul’daki bir konsolosluk görevlisi FETÖ operasyonları kapsamında gözaltına alındığında, Türkiye’den ABD’ye gideceklere ‘vize ambargosu’ getirmişti Washington; şimdi de Andrew Craig Brunson adlı papazı mahkeme serbest bırakmadı diye çok kapsamlı yaptırımları birbiri ardına uygulamaya koyuyor.
F-35 jetlerinin Türkiye’ye teslimini erteleme kararı Kongre’den çıktı; Türkiye’nin kredi almasını imkansız hale getirmeyi amaçlayan bir yasa tasarısı da Kongre’nin gündeminde. İki bakanla başlayan kişilere yönelik yaptırımlar, bazı yeni isimler ve kurumlarla devam edecek gibi.
“Liste hazır” deniliyor.
Washington’da bu kararları alanlar, ABD devletinin bütün unsurları, Türkiye’ye karşı yürütülen bu kampanyanın Ankara tarafından nasıl değerlendirileceğini, devletin ve milletin vereceği tepkilerin nelere yol açabileceğini idrak edemez mi?