Son zamanlarda iktidar partisinin itibar ettiği gazetelerden birinde çıkmış en doğru ve en göz açıcı yazıyı bugün okudum. Türkiye gazetesi ile ‘Siyasi boşluk mu dediniz?’ yazısını kaleme alan Nebi Miş’e teşekkür ediyorum.
Yazının tezi şu:
“Türkiye siyasi tarihine bakıldığında, siyaset bilimi literatüründe ‘splinter party’ olarak adlandırılan ‘ana partiden ayrılarak kurulan’ partilerin sayısı oldukça fazladır. (..) İster ana partiden ayrılarak, ister bir siyasal boşluğu doldurma iddiası ile kurulmuş partilerin büyük çoğunluğu, iktidar alanı daralmış ya da iktidarını kaybetmiş siyasi, bürokratik seçkinler ve bunlara eklemlenen medya, ekonomi ve bilgi elitleri tarafından kurulmuştur.” (Siyahlar ve italikler yazara ait. FK)
Örnekler de veriyor yazar:
“Son 15 yıllık dönemde, Abdullatif Şener, AK Parti’den ayrılarak Türkiye Partisi’ni kurdu. Emine Ülker Tarhan, CHP’den ayrılarak Anadolu Partisi ile siyasette şansını aradı. Yine CHP’den ayrılan Yaşar Nuri Öztürk, Halkın Yükselişi Partisi’ni kurdu. Erkan Mumcu örneğinde olduğu gibi, AK Parti’den ayrılanlar eski merkez sağı diriltmeye çalıştı.”
Neredeyse unuttuğumuz, DYP’den ayrılan Hüsamettin Cindoruk’un ve DSP/CHP varken İsmail Cem’in kurduğu partileri de hatırlatıyor yazar ve listeye varlığını henüz sürdüren İYİ Parti’yi de ekliyor.