Acaba içinde bulunduğumuz bölgeyi kıyamet günü manzaralarıyla tanıştırma istidadı taşıyan son gelişmeyi de ben pompalamış olabilir miyim?
Dünya savaşını?
Bugün kendime “Savaşı ben mi pompalıyorum?” sorusunu sordum.
Sordum, çünkü daha Donald Trump’ın başkan seçilmesi ihtimali belirdiği ilk günden beri böyle bir ihtimalin varlığından söz edip duruyorum. Saldıracak yer aradığı izlenimini veriyor Trump; eh başına geçtiği ülkenin ‘hır’ çıkarma gibi bir âdeti, bunu yapabilecek konvansiyel ve nükleer silahları da var…
Artık Kuzey Kore mi olur, Çin mi, yoksa Suriye veya İran mı; bir gün bunlardan biri veya ikisine füzeler gönderdiğinde ABD, geçmişte bunları yazdım, en son olarak da Birinci Dünya Savaşı benzetmesinde bulundum diye “Fehmi Koru’nun pompalaması bu” diyen çıkar mı?
Daha önceki gün, Avusturya-Macaristan Veliahtı’nın suikasta uğraması ile birinci savaşın (1914) çıkması arasında 37 gün geçmesi gerektiğini, günümüzde, teknolojik açıdan, sebep ile sonuç arasında bu kadar çok güne ihtiyaç olmadığını kayda geçirmiştim.