Bugün de size siyasi bir konuda ne düşündüğümü açıklayabilirdim, fakat öyle yapmayacağım; onun yerine şu sıralarda elimin altında duran bir kitaptan öğrendiklerimi paylaşacağım.
Kitap bir doktora çalışması. Osmanlı’nın son döneminde farklı etnik veya dini kimliğe sahip kitlelerle nüfusun ana gövdesini oluşturan Türkler arasında birlikte yaşama çabasını araştıran Gülen Göktürk imzalı bir çalışma bu.
Daha girişinden dikkatimi çeken ayrıntılar var.
Girişte kendilerinden ‘Karamanlı’ veya ‘Kapadokyalı’ (Cappadocian) olarak söz edilen, çoğu günlük hayatlarında Türkçe konuşan Yunan asıllı bir kitleden söz ediliyor. 1923’te ‘mübadele’ ile uzun asırlar boyu mesken tuttukları Türkiye’den Yunanistan’a taşınmak zorunda kalmış bu insanlar, gittikleri Yunanistan’da, bir asır sonra bile, Türkçe ile ilgilerini bütünüyle koparmamışlar.
Yazar onların yaşadığı ‘Neo-Kaisaria’ (Yeni Kayseri) köyüne gitmiş, orada bir süre yaşamış. ‘Gavoustima’ adıyla yaptıkları bir festivale de denk gelmiş. ‘Gavoustima’ sözcüğü Türkçe ‘kavuşma’dan geliyor. Yunanistan’daki bütün Kapadokyalıları bir araya getiren bir festival bu. Festival, değişik köylerdeki Kapadokya bölgesi kökenli Rumların örgütleri tarafından on yıllardır münavebeli olarak her yıl farklı bölgelerde düzenleniyormuş. Bir araya gelenler müzik, yemek, dans, lisan ile meşgul olup ecdatlarının vaktiyle yaşadıkları ülkeyle ilgili eski anıları paylaşıyorlarmış.
Nostalji