İçinde bulunulan durumdan kurtulmak için felaketlerden medet ummak ya da benzetmeleri onun üstünden yapmak nasıl bir çağ ve kültürün ürünüdür bilmem. Ama şu da bir gerçek ki, ülkemizde en az on yıldır hep deprem, kasırga gibi afetler sonrasında düzlüğe çıkma üstünden bir anlatım tutturulmuş gidiyor.
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan VekiliAli Koç’un Fenerbahçe Kulübü başkanı seçilmesi de böyle isimlendirildi. Daha doğrusu, Koç’un eski başkan Aziz Yıldırım karşısında aldığı, umulmayan ölçekteki tarihi yengi, bir dip dalgası olarak genel seçimlerdeki beklentiyle ilişkilendirildi.
Fenerbahçe seçiminde iki şey öne çıktı. Birincisi otoriter bir başkan 20 yıl sonra devrildi. İkinci ise başkanlık savaşımında alışılmadık bir dil ve duruş sergilendi.
Taraflı tarafsız herkes seçim sürecindeki bir kalite yükselmesinden dem vurdu. Son 16 yılda sıradanlığa, sığlığa, vasat oluşa prim verilerek ülke insanının davranış ve düşünce düzeyi en alta indirildiği için halkta bu konuda bir açlık vardı.
Bir parantez açıp, rakip taraftarların “Yıldırım’ın başkan olmasını kendi takımlarının başarıları açısından yeğ tutmalarına rağmen Koç’un seçilmesine sevindikleri” ironik mesajlarını değerlendirelim.
Rakip taraftarın bir azınlık kısmı, kaliteli Fenerbahçe yöneticisinin kendi kulüpleri için de örnek oluşturabileceğini düşünmüş olabilir. Ama bence insanlar Aziz Yıldırım’ın, aidiyet kurdukları kulüpleri aracılığıyla kendilerine ettiği hakaretten ve yarattığı gerginlikten bunalmışlardı. Kendi kulüplerindeki, onaylamadıkları saldırganlığı yaratan kişi olarak da Yıldırım’ın gidişine sevinmiş olabilirlerdi.