Alışveriş için girdiğim dükkan sahibi sahte bir sırıtma ile başsağlığı diledi. Yüz kasları ile ağzından çıkan sözlerin arasındaki uyumsuzluğa aşina olmasam, alay ediyor zannedecektim.
Ona yanıt olarak istemsizce, “Hangisi?” demişim… Haklıydım, son bir haftada o kadar çok sevdiğimi, o denli yakın hissettiğim insanı COVID-19 nedeniyle kaybetmiştim ki, doğal nedenle ölen komşumuzdan bahsettiğini bile anlayamamıştım.
Sahi, hangisiydi? Çocukluğumu, ilk gençliğimi paylaştığım, ailemden çok beraber olduğum lise arkadaşım mı? Biyoloji dersinde, erkeklerin o kaçınılmaz sonu olan prostat büyümesinden etkilenip doktor olan yakışıklıyı mı söylemişti?
Hani şu, COVID-19’un bir meslek hastalığı olmadığı konusunda direten sağlık bakanlığının görmezden geldiği üroloji uzmanını mı?