Öncelikle söyleyeyim, iyiler… Farkındaysanız, ülkeden
kaçırttığınız gençlerden selam getirmedim;
çünkü onlar için arkada bırakılmışlardan değilsiniz. Tersine, nerde
sizin izinize rastlasalar hala içleri
kalkıyor.
Hiçbirisinin bir eli yağda, diğeri balda değil. Türkiye imajının
yerlerde süründüğü bir dönemde, dev
tüketim toplumlarının her türlü sektöründe bilgi ve becerileriyle
yer kapmaya çalışıyorlar. Pahalı
işgücü ve hizmetlerin yaşamı daha da zorlaştırdığı o ülkelerde
tutunmaya çabalıyorlar.
Ülke zenginliğinin, belki de adilce paylaşımının insanları yoğun
çalışmaktan alıkoyması onlara tuhaf
geliyor. Çünkü çok çalışıp ve üretip ama az ücretlendirilen bir
ülkeden gelmişler. Şimdi ise emeklerinin
karşılığının hemen ve dürüstçe değerlendirilmesine, nedense
alışamamışlar!
Bırakıp geldiği ülkelerinin, bırakın Batı limanından
uzaklaşmasını, palamarları çözülmüşçesine
sürüklenmekte olduğunu görüyorlar. Biz geride kalmışlar ise, üç
saatlik bir uçak yolculuğu sonrasında,
üstüne eklenen diğer bir (sabitlenmiş!) üç saat farkının getirdiği
jet-lag’i yedikten sonra ancak kopuşu
fark ediyoruz!