CHP’nin 36. Olağan Kurultayı daha sürerken başlamışlardı çakmaya. İbresi sağda takılı kaldığı halde tarafsız addedilen köşe yazarları bir taraftan, sosyal medya silahşorları diğer koldan atışa geçti.
Hepsinin ortak özelliği, zinhar CHP’ye oy atmamış ve de dünya yıkılsa atmayacak olmalarıydı. Hepsi de bir başka nedenle saldırdı, alay etti, yorum yaptı.
Sosyal medya kullanıcıları bir iddia oyununun tüyo verenleri bilgiçliğinde tıkladılar. Buradaki atışlar anlık gelişmelere göre yapıldığı için yanılma payları az olacaktı. Oysa zaten, Türkiye siyasi parti kurultayları hangi kumarbazı yanıltmıştı ki?
Muhtemelen, taptığı ya da yüz sürdüğü liderinin hegemonyası altındaki siyasi partiye eleştiri getirme cesaretinde olmayanlar atış alanındaydılar. Kendi evindeki dışa vurulması yasaklanmış huzursuzluğu, başkalarının evini gözetleyerek tatmin olanlar…
En ahlak yoksunları kendilerini tarafsız olarak pazarlayanlardı. Yalnızca bu siyasi iktidar döneminde değil ama on yıllardır gelen katılaşmış sağcılıklarında düşman bellemişlerdi CHP’yi. Bazen ince ince işlediler satır aralarında, bazen de timsah göz yaşları dökerek; sanki CHP iktidar alternatifi olsa ilk çelmeyi takmayacaklarmış gibi.
Kendileri CHP’nin, dinci siyasal İslam iktidarın çizdiği çerçeveye hapsedilmesinde baş rolü oynamamış gibi. Siyasi iktidarın, CHP’yi toplumun bir kesimine düşman kılmak, halkın gözünden düşürmek ve oradan oy devşirme çabalarında etkin olmamış gibi…