Çim bıyıklılar…
Geçen gün, işlerinin çok iyi gitmediğini bildiğim bir iş adamı vardı televizyon ekranında. Bölgenin önde giden siyasetçisiyle çeşitli fırsatlarla ilişkisi olduğunu gösterip, banka kredisi alabilmek için kırılıp kabuğa girdiği söyleniyordu. Bu yoldaki yağcılığının son aşaması olan çim bıyıklarıyla…
İşin gırgırı, önünde takla attığı siyasetçi de ellisinden sonra bıyıklanmıştı. Liderinin emri doğrultusunda, dudağının üstüne gölge kıvamında bırakılan kıllar. Karikatüristlerin, seyrek dokunuşlu kalın noktalarla çok kolay betimlendiği gibi.
Ergenlikte işe yarayabileceği için mümkün olduğunca kıyılamayan tüylerin, üniversite yıllarında siyasi kimliğe dönüşünü anımsadım. Burun altındaki Latincesi, Philtron (aşk) ve Philein (öpmek) kelimelerinin birleşimi olan Philtrum olarak adlandırılan çukurun, kılla dolu olanlarını kıskanırdım. Sanki onlarınki bana daha bir devrimci bıyığı gibi gelirdi.
Bıyığın formu ya da yoğunluğu ne denli kitleleri etkilemekte kullanılırdı bilmem ama bir tanıdığım bıyık için “gerdan fırçası” benzetmesini kullanırdı. Son derece eril ve erotik, değil mi? Sanki Latince kelime anlamına daha uygun düşercesine…
Futbol stadyumlarında, binlerce benzeri kara bıyıklı ile oturup kendinden iğrenen benim gibileri, 1990 sonrasında, bir daha denememecesine bu çirkinlikten kurtuldu. Zaten bahsi geçen yıllardan sonra beyazlamış ve seyrelmiş halleriyle gözden düşmüşlerdi.