Bugün yılın en uzun gecesi yaşanacak. Büyük Patlama sonrası, evren şu anki düzenine eriştiğinden beri böyle bir döngü süregelmiş. En uzun gece olan 21 Aralık, tarihin belli kesitlerinde “zifiri” ya da “kapkara” olarak tanımlanmış mı bilmiyoruz ama en azından biz ülke olarak bu yıl öyle hissediyoruz.
Bilirsiniz, kör karanlığa girildiğinde duyu organları ile o ortama uyum sağlanmaya çalışılır. Bu organların başında gözler gelir. Göz bebekleri, göz kaslarının gevşeme ve kasılmaları ile daha fazla ışık alabilmek için faltaşı gibi açılır.
Albert Einstein’ın, “Karanlık diye bir şey yoktur. Karanlık ışığın yokluğudur” özdeyişine uygun olarak bir ışık parçası, küçük bir sızıntı aranır. Aydınlığa kavuşacak bir çıkış yolu ilk akla gelendir.
Buradaki anahtar kelime “uyum” dur. Eğer ilk şok atlatıldıktan sonra karanlığa uyum sağlanır ve o ortamı eski aydınlığına kavuşturacak yollar aranmazsa durum fenadır.