İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu kendisinin, eşinin ve babasının mal varlığını açıklayarak başlayarak işe başladı. Daha doğrusu daha “başlamadan” yani mazbatasını almadan böyle bir açıklama yapma gereğini duydu.
Çünkü İmamoğlu, ikinci seçim dönemi(!) stratejisini özellikle, “yitirilen ahlak ve süregiden yolsuzluk” üstüne kurmuştu. Bence zaman zaman eleştirilen, tuhaf karşılanan, cümle alemi kucakladığını gösterir “sevgi pıtırcığı” halleri ikincil önemdeydi.
İstanbul insanı, yurdun genelinde olduğu gibi AKP iktidarı boyunca değerler yitimine uğradı. Siyasi iktidarın kendi meşrebince ahlaki bulup, topluma yıllar içinde yedirdiğini zannettiği davranış modellerinin, büyük bir kesimce benimsenmediği bugün ortaya çıktı.
AKP en büyük zararı, hizmetin karşılığı olarak yolsuzluklara göz yumulabileceğinin neredeyse bir hak olduğunu, topluma empoze etmekle vermekteydi. Hizmet adı altında ahlaksızlık da, talan da; çok daha önemlisi “yalan” da mubah idi…
İstanbul’un AKP tarafından yitirilmiş olması, diğer iki büyük il olan Ankara ve İzmir’inkinden bu açıdan farklıdır. İzmir, herkesin bildiği üzre devletin yatırım konusunda cimri davrandığı için değil, “naturası!”yüzünden muhalif bir kenttir.
Ankara halkının sosyolojik dağılımı İstanbul’a benzerlik gösterse de, Ankara adayının siyasi geçmişi ve kimliğinin seçimde belirleyici olduğunu biliyoruz.