Bu makale, birbirine hiç benzemez iki bitki olan kenevir ve avokadonun, zamanla birbirine koşut hale gelen bir zaman dilimindeki hazin öyküsünü anlatır…
Tancalı ünlü seyyah İbn Batuta 1332 yılında Anadolu’ya Alanya limanı üstünden ayak bastığında, şehrin emirine götürülür. Denize nazır sefa bahçesindeki bir köşkte oturmakta olan emirin saçlarının boyalı olduğu, konuk gezginin dikkatinden kaçmamıştır.
Seyyah Batuta, Seton Llyod ve Storm Rice’ın 1958 yılında yazdıkları “Alanya” kitabında, Alanyalıları hoş sohbet, misafirperver insanlar olarak tanımlamaktadır. Batuta’ya göre ahalinin tek kusuru haşişe olan düşkünlüğüdür!
Yıl 1933 Antalya’da, Tarımsal Araştırma Enstitüsü kurulması için harekete geçilir. O tarihte İsveç’ten sıcak iklim nebatları mütehassısı Dr. T. A.Tengwall, kuruma sözleşmeli müdür olarak getirilmiş ve ilk yapılanma çalışmalarını organize etmiştir.
Kurulan, “Sıcak İklim Nebatları İstasyonu” ile, daha o yıllardan tropikal bitkilerin Antalya çevresinde yetiştirilmesi planlanmaktadır. Nedense, sonradan bu düşünceden vaz geçilmiş, ağırlıklı olarak muz ve narenciye üretimine yoğunlaşılması kararlaştırılmıştır.
Bu amaçla kurulan Antalya Narenciye İstasyonu’na bağlı olarak da, Alanya’da Limon Fidanlığı Teknikerliği oluşturulmuştur. Alanyalının kısaca “Fidanlık” dediği bu alan, yıllarca bölgenin fidan ihtiyacını karşılayacaktır.