Sabah ıslak yataklardan, şişmiş gözlerle kalkılan günlerdeyiz. Nemden karşı dağların görünmediği, salondaki guguklu kuş yerine hakikisini tercih etğimiz zaçdaki kumrunun bile ötmeye mecalinin olmadığı, yapış yapış yaz günleri.
Bir büyük konsantrasyon sonrasının düş kırıklığıyla anestezi almış gibi, insanların duyarsızlaşçğı. Buna mukabil, torbalara doldurulan yasalarla hızla yolların alındığı, hedefeki inşaaçn tamamlandığı.
Banyo sabunlarının eridiği, eski kıvamında zannetğin diş macununun tüpünü sıkçğında, “foss” diye ses zıkarıp, sıvı olarak akçğı. ıpkı, her şeye rağmen umut beslediğin muhalefetn akışkanlığının kaybolması gibi.
Artan sıcaklarla buzdolabı ayarlarının değiştği, bir an önce sofradan kaldırılmayan artmış yemeklerin bozulduğu. Yoğurtların katkıya gerek olmaksızın cacık olduğu, rakıya buzun yetşmediği.
Klimaların küf kokmaya başladığı, zamaşırların kurumadığı, apartman ve asansör kapı ayarlarının değişmek zorunda kaldığı. Aynı, ayarı bozulan memlekete her türlü ahlaksızlığın birer vaka-i adi olarak izlendiği gibi.
Bölgeye uygun olmayan zizeklerin bozulduğu, buna mukabil yerel bitkilerin kudurduğu. Özel bakım istemediği, zahmetsizce büyüdüğü izin insanların kolunu kıpırdatmasına neden olmayan.