Sarayın çekim alanına giren amatör sporcuların sayısı kaygı verici boyutlardayken, aktif sporculuk yaşamını sonlandıran Kenan Sofuoğlu’nun açıklamaları sorunun üstüne tuz biber ekti. Gerçi o bir profesyonel ve daha da önemlisi bir saray sevdalısı olduğu için sözleri farklı değerlendirilmeliydi…
Avrupa'da bir podyum düşünün ki, orada uğurlanmakta olan şampiyon motosiklet sürücüsü Sofuoğlu, “prezidenti öyle istediği için sporu bıraktığını” söylüyor. Televizyondaki İngiliz yorumcu ise, sporcunun prezidentin arkadaşı olduğunu ve ülkesinde tıpkı David Beckham gibi ünlü olduğunu belirtiyor!
İnsan bu benzerlikten yola çıkarak mesela, Beckham’ın da kraliçenin emriyle mi futbolu bıraktığını merak ediyor!
Sofuoğlu saray kadrosuna girmeye hazırlanıyor olabilir. Bu onun siyasi tercihidir ve kimseyi ilgilendirmez. Ama emekli sporcu, uzatılan mikrofonlara, şu an pistlerde olan üç genç Türk yeteneği hazırlamakla kendini görevli kıldığını söylüyor. O zaman şunu sorabilir miyiz: Bu gençleri saraya bağımlı olmaktan nasıl uzak tutabileceksiniz? Ya da, aksi zaten eşyanın tabiatına aykırı mıdır?
Derken, Alman milli futbol takımı oyuncusu Mesut Özil liderliğindeki topçular da İngiltere’yi ziyaret etmekte olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşüyor. Arsen Wenger’i bile yerinden edebilecek yetenekteki Özil’in, Cumhurbaşkanı ile el sıkışma görüntüsünden, bu buluşmanın organizasyonunda yer aldığı çıkarımı yapılabiliyor.
Bu düzeydeki profesyonellerin medya görünürlüğüne hizmet edecek, iki tarafın da kazandığı(!) bir buluşma konumuz değil aslında. Biz, Türkiye’de spor yapmaya çalışan amatör sporcular için kafa yoruyoruz.