Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Belediye Başkanlığı seçimleri öncesinde yenilgiyi çoktan kabul etmiş, hemen sonrasındaki Osaka G-20 zirvesine hazırlanmaktaydı.
Beklendiği gibi Erdoğan G-20 zirvesinde Trump ile görüştü. Trump basın toplantısında, Obama yönetiminin mevkidaşına ne çok haksızlık yaptığını anlattı. Ayrıca, rahip Brunson’ın serbest bırakılması konusunda ve kendilerine ISIS’ı yok etmekte en büyük destekçileri olan Kürtlere dokunmayarak, ne büyük yardımcı olduğunu üstüne basarak belirtti.
Erdoğan’ın basın toplantısından sonra ise ABD ile Türkiye arasında, hep olduğu gibi “muğlak” anlatımlarla zamana, daha doğrusu “camii önüne bırakılmış!” bir S-400 sorununun sürmekte olduğunu anladık.
Sonuçta Trump ile Erdoğan arasında ister Kayseri, ister Teksas usulü deyin, bir tür pazarlıklar döndüğünü, bunun sonucunda da Lockheed’den 100 adet Boeing almakta olduğumuzu, hayretle öğrendik. Erdoğan, S-400 alımlarının tamamlandığını, Trump’ın da bu konuda “yaptırım uygulamayacağını söylediğini!” belirtti. Oysa Trump basın toplantısında bundan söz etmemişti!
Sonuçta elimizde, resmen “patlayan” bir S-400 öyküsü kaldı. Şimdi biz bu varil kılıklı bombaları ne yapacağız?
Günlerden beri aklımda bir “Zihni Sinir procesi” var… Hani askeri birliklerin girişine yerleştirilmiş tanklar, toplar ya da uçaklar; içi boşaltılmış, yalnızca “kaportası” kalmış zırhlı savaş araçları vardır ya, işte S-400’lerin de böyle bir işlev göreceğini bekliyorum.