Alanya’da siyasi ittifakların açıklanmasının ardından bir yazı kaleme almıştım. O makalede, sağcılar arasında geçeceği yorumunu yaptığım, böylece taraftarı olamayacağım seçim yarışında, adaylara başarılar dilemiş ve oy kullanmayacağımı belirtmiştim. Düşüncemde yanılmışım!
Yanılmam, bunca deneyimime rağmen hala yalnızca yerel ölçekte, adayların programları ve projelerinin değerlendirileceği bir seçim yarışının geçeceğini ummaktan kaynaklanmıştı. Yıllar içinde tanık olduğum diğer onlarca seçim sürecinin bir benzeri yaşanacak zannettim…
Misal, yüzbinlerce lira harcanarak ilan panoları yerleştirilecek; broşürler hazırlanacak; seçim araçları kiralanacak; merkezi alanlarda seçim ofisleri denen büyük kıraathaneler oluşturulacak; araçlar giydirilecekti.
Fotografçıya gidilecek, binbir sıkıntıyla pozlar verilecek; samimi olmayan gülüşler sergilenecekti. Şimdilerde moda olan seçim ajansının hazırladığı sloganların, danışmanlarca beğenilmemesiyle küçük sorunlar yaşanacaktı.
Karşı tarafın strateji belirleyen takımının içine casuslar yerleştirilecek, kendi aralarında casus araması sıklaştırılacaktı. Son günlerde bel altından vurabilmek için arayışlara gidilecek, bu iş için adamlar tutulacaktı.
En önemlisi, yerel basına ilan verilmesiydi. Sanmıştım ki, haklı olarak dört gözle seçimleri bekleyen yerel basın, aldığı ilan ölçeğinde tarafsız kalıyormuş gibi davranacak, yalnızca manşet aralarında asıl niyetini gösterecekti! Ham hayalmiş…