Hamas’ın AKSA Tufanı operasyonunun ilk günlerinden itibaren vurguluyoruz: 7 Ekim eylemi, ABD’nin Afganistan’dan çekilmesiyle başlayan Atlantik aleyhine gelişen süreçte önemli bir sıçrama noktasıdır. Bugün bu durum daha berrak bir şekilde görülüyor. Bunun en önemli göstergelerinden biri, yeni yılın ilk günlerinden itibaren yoğunlaşan, Irak ve Suriye’den ABD askerlerinin çekilmesi yönündeki tartışmalar. ABD’deki ilgili devlet kurumlarının, Irak ve Suriye’den çekilme konusunda çalışmalarını 7 Ekim’den sonra hızlandırdığı görülüyor. Bugün artık “ABD çekilecek mi” diye değil, “Ne zaman ve hangi koşulda çekilecek” diye soruluyor. Hatta ABD’deki bazı değerlendirmelere göre Biden yönetimi, Suriye politikasını kıyasıya eleştiren rakip Trump karşısında üstünlük sağlamak için, seçimlerden önce çekilmeyi esas alan bir manevra bile yapabilir. (Politico, 25 Ocak 2024)
İngiltere merkezli Middle East Eye (MEE) adlı sitede yer alan bir haberde de şöyle deniyor: “Türkiye’nin hava saldırılarıyla sarsılan ve ABD’nin askerlerini geri çekeceği korkusuna kapılan Suriye’nin kuzeydoğusundaki Washington’un Kürt liderliğindeki müttefikleri, Gazze’deki savaşın ‘ikincil hasarı’ olarak gözden çıkarılacaklarından giderek daha fazla endişe ediyor.” (MEE, 7 Mart 2024)
Türkiye’de bazı çevreler, “ABD çekilecekti, İran vekil güçleri ile bunu engelledi” diye senaryo düzüyor. Oysa görülmektedir ki, AKSA Tufanı eylemi de, Irak ile Suriye’deki Amerikan üslerine yönelik saldırılar da, ABD’nin çekilme planında frene basmasına değil hızlanmasına neden oldu.
“IŞİD’e karşı mücadele” koalisyonu çerçevesinde Irak’ta bulunan Amerikan askerlerinin çekilmesi konusunda Bağdat ve Washington arasında görüşmelerin geçen sonbahardan itibaren başladığı duyuruldu. Irak ve ABD makamları konuyu ele almak üzere yeni yıldan itibaren çalışmalara başladı. Suriye’deki Amerikan askerlerinin durumu ise daha önemli bir tartışma başlığı. Tabii ABD, en az hasarla çekilme arayışında. Önerilen seçeneklerden en güçlüsü, ambargoları sıkılaştırarak Şam’ı, PKK/YPG’nin yönetiminde özerk bölgeye razı etmek ve çekilmek. Böylece, ABD şeklen Suriye’den çekilmiş olacak ama yıllardır eğitip donattığı PKK/YPG üzerinden nüfuzunu korumuş ve kuzeydoğu Suriye’deki fiili bağımsız yapı resmileşmiş olacak. Aynı zamanda Rusya ve İran’ın Şam üzerindeki etkisi kırılmış olacak. En önemlisi, bu yöntemle Türkiye’nin, ABD’nin kara gücü PKK/YPG tehdidini, Suriye ve diğer bölge ülkeleriyle birlikte önleme stratejisi de boşa çıkarılmış olacak.
ABD, askerlerini çekmeyi, Şam, Moskova ve Tahran üzerinde bu senaryoyu kabul etmelerine karşılık olarak pazarlık unsuru olarak masaya getiriyor.
Kısa bir süre öncesine kadar “Suriye’den çekilmek felaket olur” diyen James Jeffrey, bugün “askerlerin çekilmesi için bir ‘oyun sonu planı’nın açıklanması lazım” noktasına geldi. Jeffrey, şöyle diyor: